Therapia Garden Psikoloji


  Telefon : 0 (538) 310 72 72

POSTPARTUM (DOĞUM SONRASI) DEPRESYON

Annelik şüphesiz eşsiz bir deneyim… Bundan sonraki hayatınıza damgasını vuracak yavrunuz, bir yandan size hiç tatmadığınız güzel duyguları diğer yandan belki de yaşamınızın en çaresiz anlarını yaşatır. Postpartum depresyon (PPD), annelerin daha çok bu çaresizlik ve tıkanmışlık duygusunu hissettikleri bir rahatsızlıktır ve mutlaka zamanında müdahale gerektirir.

 

PPD, anneliğin ilk günlerinde hissedilen ve bebeğiyle birlikte yeni yaşamına uyum sağladıkça kendiliğinden azalan heyecan ve kaygılardan farklıdır. PPD’yi klinik anlamıyla tanımlayacak olursak, en belirgin semptomları arasında doğum sonrasında ortaya çıkan ve iki haftadan daha uzun süren sürekli hüzünlü ve kaygılı duygudurum, uyku bozukluğu, sık sık ağlama ve gerginlik halini sayabiliriz. Bu tanımda dikkat edilecek en önemli nokta, söz konusu belirtilerin birden fazlasının varlığı ve iki haftadan uzun süre kesintisiz devam ediyor olmasıdır. Buradaki birçok belirti, taze annelerin çoğunda ortaya çıkabilir. Çocuk sahibi olmak, şüphesiz bütün çiftlerin yaşamını kökünden değiştiren bir yaşam olayıdır. Yenidoğan bir bebeğin 2-3 saatte bir beslenme, altının sık değiştirilmesi gibi ihtiyaçları, yetişkinlerin o ana kadar alışık oldukları rutinin epey dışında bir yaşam tarzı gerektirir. Anne sütü ile beslenen bebeklerde, bu yeni düzene uyum sağlama sorumluluğu en fazla da anneye düşer. Neredeyse tamamen bebeğin ihtiyaçlarına endeksli bir yaşam, anneler için uyku, beslenme, tuvalete gitme, vücut bakımı gibi en temel ihtiyaçların bile gecikmeli olarak ya da bazen yetersiz karşılanmasına neden olur. Böyle bir rutinin uzun süre devam etmesi, doğal olarak uykusuzluğa bağlı yorgunluğa, kendi ihtiyaçlarını karşılayamamaktan doğan gerginliğe ve bebeği için en doğru bakımı sağlama endişelerine yol açar. Bunlara ek olarak bir de sıkıntılı bir bebek söz konusuysa, örneğin sindirim veya solunum sisteminde problemleri olan bir bebek ise, annenin sıkıntıları daha da artar, çaresizlik ve hüzün duyguları eklenir. Ancak sürekli hüzün duygusuna eşlik eden çaresizlik, baş edememe ve yalnızlık düşünceleri uzun dönem şiddetli biçimde varlığı gösterirse, annelerin zaman kaybetmeden doktorlarına danışmaları gerekir.

 

Özellikle ilk kez anne olan kadınlarda sıklıkla görülen postpartum depresyon konusunda birçok klinik araştırma var. Bu araştırmalar sonucunda ortaya çıkan en önemli risk faktörleri arasında; daha önce depresif dönemler geçirmiş olmak, hamilelik döneminde ve/veya doğumda yaşanan sıkıntılar, sıkıntılı bebekler (kolik bebek gibi), yetersiz eş desteği ve bir karakter özelliği olan negatif anlam yükleme sayılabilir. Bu faktörler arasında sonradan çaba göstererek değiştirilebilecek iki faktör göze çarpıyor: Eş desteği ve anlam yükleme tarzı…

 

Yetersiz eş desteği, aslında annelerin dolaylı olarak etkileyebilecekleri bir faktördür. Yaşamlarının en önemli sorumluluğunu üstlenen anneler için çevrelerinden alabilecekleri her türlü yardım ve destek, çok değerli ve anlamlı olacaktır. Türk aile kültüründe bu destek genellikle ailedeki diğer kadınlardan gelir (anneanne, babaanne, kızkardeş, vs.). Ancak anneler, ailenin diğer üyelerinden destek alsalar bile özellikle eşlerinin bu dönemde kendilerine ve bebeğe karşı duyarlı yaklaşmalarını beklerler. Mümkün olduğu ölçüde bebekle ilgili bazı işleri devralmak, eşine küçük jestler yaparak onun gerginliğini biraz azaltmak, her şeyden önemlisi dokunarak sevgiyi göstermeyi ihmal etmemek hem annenin bu dönemi daha rahat atlatmasına hem de eşlerin arasındaki bağın güçlenmesine yardımcı olur. Bu yeni yaşam biçimine aynı anneler gibi uyum sağlamaya çalışan babaların, beklenen desteği gönülden verebilmeleri için anneler de ihtiyaçlarını daha net dile getirmeli, sitem ve suçlamalardan özellikle kaçınmalılar.

 

Diğer risk faktörü olan negatif anlam yükleme ise annelerin kendi farkındalıklarını arttırarak yavaş yavaş değiştirebilecekleri bir özelliktir. Anlam yükleme tarzı, olayları ve insanların davranışlarını yorumlama biçimidir. İnsanlar bu yorumlamayı her zaman akılcı biçimde yapamazlar. Özellikle insan davranışlarını yorumlarken yanlı tutumlar izleriz ve davranışın nedenini, durumun şartlarından ziyade o insanın kişiliğinde ararız. Aynı durum olaylar için de geçerlidir. Çevresindeki insanların davranışları ve başına gelen olayları daha çok “bardağın boş kısmına” bakarak yorumlama tarzı olan anneler, PPD risk grubunda yer alıyorlar. Bu durumda negatif anlam yükleme eğilimi olan annelerin, kendilerini mercek altına alarak olumsuz bakış açılarını değiştirmeye gayret etmeleri, onları bu zorlu dönemde biraz rahatlatabilir.

 

Özellikle bu iki konuda çaba göstermek, yenidoğan bir bebekle yaşama alışmaya çalışan çiftler için zorlayıcı olabilir. Bu dönemde mümkün olursa bir uzmandan bireysel veya çift olarak destek almak, sıkıntıları büyük ölçüde hafifletecektir. Eğer böyle bir imkan yoksa internette annelerin forumlarını veya bloglarını okuyabilir, telefonla veya online destek hatlarından yararlanabilirsiniz.

Uzm. Psk., Çift Terapisti Kıvılcım Yücelen